kol saati deneyim ve önerileri

“saatin kaç benimki casio” efsanevi videosundan öğrendiğimiz üzere, casio önerilmektedir.
kural 1. asla ama asla designer markaların saatlerine para verme. onlar saat yapmaz, yapamaz. tişört gibi, pantolon gibi saat üretirler, içine üç kuruşluk makine koyar, üstüne kendi logolarını basıp sana on katı fiyata satarlar. o parayla git işini gerçekten bilen bir saat markasının en giriş seviyesi modelini al, kafan rahat etsin, aldığın şeye değsin.
alacağınız saat mümkünse quartz (pilli) değil otomatik saat olsun. pilli saatler dakiktir, pratiktir, pilini takar yıllarca unutursun eyvallah ama otomatik saatte bir ruh vardır, bir yaşam vardır. kolunun hareketiyle enerjisini toplaması, o saniye ibresinin akarak ilerlemesi bambaşka bir histir. saatçilik sanatı o makinenin içindeki yüzlerce minik parçada, dişlide gizlidir çünkü.

memleket meselesi gibi abartmaya lüzum yok ama ille de swiss made (isviçre yapımı) diye tutturma hemen. isviçre bu işin duayenidir, lideridir eyvallah, hakkını verelim. ama japonlar da (seiko, citizen, orient, casio’nun üst serileri gibi) her zaman değer gören, taş gibi sağlam, kendi makinesini üreten, yenilikçi markalara sahiptir. özellikle orta segmentte fiyat/performans olarak isviçre’ye kafa tutan çok iyi japon saatleri bulursun. araştırmadan geçme onları.

saatin üstündeki cam meselesi de önemli. iki yaygın tipi bil: mineral camlar darbeye, yani yere düşme gibi durumlarda kırılmaya safir camlara göre daha dayanıklı olsa da, günlük kullanımda karşılaştığın kılcal çizilmelere, sürtünmelere karşı safir camlar mineral camlardan kat kat daha dayanıklıdır. genelde safir camlar biraz daha üst segment saatlerde bulunur ve o çiziksiz, billur parlaklığı saatin ömrü boyunca kalır, görsel olarak fark yaratır.

piyasada, internette veya bazı saatçi(!)lerde kulağına çalınan bazı laflardan koşarak uzaklaşacaksın. “eta saat”, “ithal replika”, “mekanizması isviçre” gibi kelimeler duyuyorsan, o yerden hemen arkanı dön ve uzaklaş. replika düpedüz sahteciliktir, paranı çöpe atmaktır, bilerek sahteciliğe ortak olmaktır. eta dediği isviçre’nin ürettiği kaliteli bir hazır makinedir, birçok marka kullanır evet ama “eta saat” diye bir marka yoktur, o uyanık satıcının seni kandırma lafıdır.

saatin kasasının boyutu ve kalınlığı bileğindeki duruşunu doğrudan etkiler. ne çok büyük, kaba bir şey olsun da bileğinde emanet gibi dursun, ne de çok küçük ve ince kalıp kaybolsun. bileğinin yapısına, kalınlığına göre bir kasa çapı ve kalınlığı seçmek lazım. bunun en ama en pratik yolu denemekten geçer. gel bir tak bakayım, aynadan kendine bir bak nasıl durdu.